DÜNYANIN EN GÖRKEMLİ AĞACI İSTANBUL'DA
KEŞFEDİLDİ
Jeoloji Yük. Müh. MUZAFFER SİYAKO & Doç. Dr. ZÜHTÜ BATI |
Geçen yıl
yağmurlu bir kış günü çalışma odamın penceresinden İTÜ nün Ayazağa Yerleşkesi'nde
Maden Fakültesi'nin arka bahçesine bakarken, çöplerin içinde boylu boyunca
yatan kara kuru bir ağaç dikkatimizi çekmişti. Ne işi vardı onun orada? Acaba o
muydu? Hemen yanına gitmeye karar verdik. Evet bu işten anlayan arkadaşım
yanılmamıştı.
O bir Sequoiadendron
giganteum du. Yani kısacası günümüzde yanlızca K. Amerika kıtasının batısındaki
Sierra Nevada Dağları'nın çok dar bir bölgesinde zorlukla yaşamını sürdürmeye
çalışan dev mamut ağacı. Nereden gelmişti? Kim getirmişti? Bu sorulara cevap
bulabilmek için Fakülte Dekanı Mahir Vardar 'a gittik. Ağacın 2 yıl önce
Mustafa Erdoğan tarafından getirildiğini söyledi. Mustafa'nın kapısını çaldık.
Verdiği bilgiler oldukça ilginçti.
Trakya'nın
Karadeniz sahillerinde geniş alanlara yayılan, bilimsel kaynaklarda Ağaçlı
linyitleri olarak bilinen, Akpınar Köyü yakınlarındaki bir linyit ocağının
kömür seviyeleri içinden alınmıştı. Ocak sahiplerinin Mustafa'yı arayarak
"büyük bir ağaç kalıntısı var, onu almak istermisiniz" demesi üstüne
fosilin hikâyesi de başlamıştı.
Ancak, onu
çöplerin arasında fark edinceye kadar 2 yıl daha geçmişti. Uzunluğu 5, çapı da 1.15 m kadardı. Kök kısmı o
kadar kalındı ki boyu 50 m
civarında olabilirdi. Ağaç ön bahçeye getirildi ve şimdiki yerine kondu (Şekil
1). Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü tarafından her iki yılda bir yapılan
"Türkiye Kuvaterneri Çalıştayı"nda, ağacı bir tebliğ ile sunduk.
Sequoia: En görkemli ağaç Taxodiaceae ailesine ait olan Sequoia cinsi, herdem
yeşil, dev yapılı, iri ve görkemli bireylere sahip Kozalaklı / Coniferae
ağaçlardır. Bu ailenin birçok cinsi jeolojik devirlerde yaşamış ve kömürleşerek
fosilleşmiştir. Günümüzde Athrotaxis, Cunninghamia, Cryptomeria, Taiwania,
Sciadopitys, Glyptostrobus, Metasequoia, Taxodium, Sequoia, Sequoiadendron
cinsleri ile bunlara ait 15 kadar türü bulunur. Sequoia'lar Dünya'nın halen
yaşayan en görkemli ve en boylu ağaçlarıdır. Ancak Sequoiadendron giganteum'un
bir ayrıcalığı var. Ona mamut ağacı da denir. Bitkiler dünyasında en uzun
boylu, en fazla yaşayan, en fazla çapa sahip ağaçlardır. Yolunuz K. Amerika'nın
batısındaki kayalık dağlarda Sierra Nevada'lara düşerse bu ağaçların arasında
kendinizi nasıl hisserdesiniz diye sorsak ne cevap verirsiniz? Bir insan boyu
ortalama 1.75 m
ise, 90 m
boyunda bir ağacın yanında tabiki Guliver'in cüceler ülkesindesinizdir.
Yaşlı gövdelerde
kabuklar o kadar kalın ve derindir ki yaşamının acımasız izleri sanki gövdesine
kazınmıştır. Boyuna derin çatlaklı, yumuşak lifli, tarçın kırmızısı renkli
kabuklu gövdeler sizi kıpkırmızı bir dünyanın içine bırakıverir. Onun için
onlara Red Wood adı (Şekil 4) da verilir. Aslında Sierra Nevadalar'da iki
arkadaştır onlar. Biri denize bakan sarp yamaçlarda mekân tutmuş, okyanusya dan
kopup gelen rüzgârlarla savrulan Sequoia sempervirens diğer adıyla sahil
Sequoia'sı. Diğeri daha yukarılarda granit tipi sert kayaları seven, oralarda
kök salan, soğukla ve karla boğuşan, dimdik kalmayı başaran dev Sequoia ya da
Mamut ağacı yani Sequoiadendron giganteum dur. Bir de çok uzaklarda Çin'in
kuzey batısında vadilerde yaşayan Metasequoia glyptostroboides. Sequoia'ların
enleri demiştik ya; "General Sherman Tree" adıyla bilinen en eski
yaşayan dev S. giganteum 2.500-3000 yaşında. 1.256 metrik ton ağırlığında. Boyu
83.80 m ,
çapı 11.10 m .
kereste hacmi 1.486 m3 .
Bu dev ağaç dünya tarihinin en muhteşem bitkisi.
Yerin tarihinde
125 milyon yıllık bir geçmişi var bunların. Dinozorların dünyasında Mesozoyik
dönemin sonlarında kuzey yarım kürede egemen olmuşlar dünya ormanlarına. Kuzey
Avrupa, Greenland, K. Amerika, Kanada ve Kuzey Sibirya da yayılmışlar. Hatta 25
milyon yıl öncesine kadar Batı Anadolu ve Kuzey Batı Anadolu'da yüksek alanları
yaşam yerleri olmuş. Fosil kayıtları bunu gösteriyor.
İÜ, Biyoloji
Bölümü Botanik Anabilim Dalından Dr. Aliye Aras ağaçtan aldığı örnekleri
laboratuvarda tanımladı, odunundan yaptığı bir dizi ince kesit onu mikroskopik
olarak da bir S. giganteum olduğu yönündeydi. İlk görsel makro tanımı yapan
aynı üniversitenin Orman Fakültesi Orman Botaniği Anabilim Dalından Necmi Aksoy
'un bir yıl önce söyledikleri bilimsel olarak kanıtlanmıştı. Ağacın odun
dokusundaki önemli özellikleri, onu ona çok yakın olan akrabalarından
kolaylıkla ayırabiliyordu. Bu ancak, uzun laboratuvar çalışmaları sonrasında
ağaçtan yapılan kesitler (şekil 6) ile mikroskopik dünyasına girilmesiyle
mümkün olabildi. İnce kesitler ve karşılaştırma örnekleri bu fosil dev ağacı
sistematikteki konumuna kolayca oturtmuştu.
Neydi bunu
S.giganteum yapan makroskobik özellikler? Odun heterojen yapılıydı. Yıllık
halkalar çok belirgindi. İlkbahar odunundan yaz oduna geçiş ani ve çok
keskindi. Reçine kanalı yoktu. Ya mikroskobik özellikler, Transversal yöndeki
kesitlerde odun heterojendi. İlkbahar odunundan yaz odununa geçiş ani, yıllık
halka sınırları çok belirgindi. Tracheidlerin yan yüzlerinde spiral kalınlaşma
yoktu. Yaz odununda kenarlı geçitler tracheidlerin radyal ve tanjansiyal
yüzeylerindeydi. İlkbahar tracheidlerinin yan zarlarında kenarlı geçitler
çoğunlukla tek sıralı ve belirgindi. Radyal/ışınsal yöndeki kesitlerde özışınlarının
kareye yakın şekilde oluşu, bu tür için tipikti. Özışınlarının ilkbahar odunu
ile karşılaşma yerlerinde 2-4 adet taxodioid tip geçit bulunuyordu. Özışınları
homoselüler yapılıydı. Genişlikleri 1-2, yükseklikleri 5-12, maksimum 22 hücre
olarak sayılmıştı.
Sequoidendron
giganteum hangi türlere yakın benzerlik gösteriyordu? A. Aras ın hazırladığı
tabloda Sequoia sempervirens. Taxodium distichum, Crytomeria japonica ve
Metasequoia glytostroboides arasındaki ksilolojik benzerlikler ve farklılıklar
ortaya kondu.
Çalışmalar
bununla bitmedi. Dev ağacın alındığı kömür ocağı ile Trakya'daki kömür
oluşumlarının jeoloji tarihindeki yeri ve ortamı araştırıldı. TPAO dan Dr.
Zühtü Batı , bölge kömürleri üzerinde uzun yıllar çalışmıştı. Veriler Ankara'ya
gönderildi. Gelen sonuçlar tahmin edildiği gibiydi. Ağacın çıktığı katman daki
spor-pollen kayıtları bu kömürlerin tamamının limnik kömürler olduğunu
açıklıyor ve polenlerden Pinus, Carya, Calamus, Quercus, Sequoia, Alnus, Carya,
Fagaceae, Taxodiaceae, Myricaceae, Sporlardan Polypodiaceae, Schizaeceae,
Selaginellaceae, Lycopodiaceae, Osmundaceae, fungal sporlardan Hypoxylonites
spp., Polyadosporites enormis, P. orbis, Anatolinites dongyingensis,
Inapertisporites spp., Pluricellaesporites vermiculus, Multicellaesporites spp.,
Pesavis sp., dan oluşan topluluk da bunların bize akarsularla beslenen bataklık
ortamlarında yaşayan ağaçlara ait olduğunu söylüyordu.
AĞAÇ KAÇ YAŞINDA
Ağacın zayıf
fosilleşme ve de kömürleşme izi taşıması Pliyo-Kuvaterner (5 milyon yıldan
günümüze olan zaman dilimi) yaşında olduğu bir çok araştırmada belirtilmişti.
Bu yanılgılar uzun süre devam etti. Bu dönemde Trakya'da kömür oluşumuna izin
veren koşullar egemen değildi. Ağaç fosilleşme koşullarının olmadığı bir
ortamda hemen hemen bugünküne yakın bir şekilde korunmuştu. TPOA'nın Trakya'da
ve bu bölgede özellikle petrol ve doğal gaz için yaptığı bir çok araştırma ve
diğer araştırıcıların yaptıkları spor-pollen çalışmaları, linyitlerin yaklaşık
34-23 milyon yıl (Geç Oligosen) önce bölgede egemen olan bataklık koşullarının
ürünü olduğunu söylüyordu. Ayrıca jeolojik veriler de bunları doğrular
yöndeydi.
Terkos Gölü'nün
biraz ilerisindeki Karaburun beldesindeki Oligosen dönemini yansıtan derin
denizel koşulları temsil eden çökel dizisinin bu dönemin sonuna doğru havzanın
dolmasıyla yerini karasal koşulların egemen olduğu delta ve bataklık
koşullarını temsil eden çökel dizilerine bıraktığı biliniyordu. Bu stratigrafik
veriler ve çökellerin içindeki fosil kayıtları, ağacın geç Oligosen de bataklık
ortamında olduğunu söylüyordu. Şöyle de düşünebiliriz. S. giganteumun yaşayan
bireyleri genelde yüksek olan yerleri ve serin iklimleri sevmektedir. Maden
Fakültesi önünde duran S.giganteum ise olasılıkla kömür alanlarının yakınında
bulunan ve geç Oligosen döneminde de var olan soğuk iklimli sert granitik
kayalarla kaplı bugünkü Istranca Dağları gibi daha yükseklarden akarsularla
alçak seviyelerdeki bataklık alanlarına sürüklendiği ve diğer ağaçlarla
karışarak kömürleşmeye katıldığı akla daha uygun gelmektedir.
Ağaçlı
Linyitlerine ait kömürler çok düşük kalorili linyit hatta turba özelliğindedir.
Sequoiadendron ve diğer ağaç fosillerinin bu derece iyi korunmuş, bugün
kömürlerin içine taşınmış, düşmüş gibi görünmelerinin nedeni, kömürleşme dönemi
ve sonrasında bu bitkilerin çok fazla gömülmemiş olmaları nedeniyledir.
MAMUT AĞACIN İLK
BULUNUŞ ÖYKÜSÜ
Bu cinsin keşfi
sahil Sequoia'sı S. sempervirens ile başlar. 1769'da İspanyolların
Kaliforniya'daki keşif gezileri sırasında peder Juan Crespi tarafından ilk kez
tanımlanarak yayınlanır. S. Giganteum'a göre daha boyludur. Ancak ömrü 1000 yıl
kadar daha kısadır.
1833 yılında
Yosemite vadisinin kuzeyinde, Sierra'ya ilerleyen yürüyüş ekibindeki Zenas
Leonard tarafından keşfedilecektir. Popüler keşfi ise 1852 yılında gerçekleşir.
Ancak yaklaşık bir asıra yakın süre bu dev ağaca isim aranır. 1939 yılında ağaç
artık isimsiz kalmaktan kurtulur. T. Buchholz dünyanın ençok enlerine (en
boylu, en çaplı, en çok kerestesi olan ve en çok yaşayan) sahip, uzun süre bir
türlü adlandırılamayan ağaca Sequoiadendron giganteum adını verecek ve ağaç
böylece bilim dünyasındaki yerini almış olacaktı. Ancak tartışmalar bilimin
gereği bitmemiş, yapılan bir çok araştırma ağacın ismi konusundaki tereddütleri
halen giderememiştir.
Sequoiadendron
nun, yaprak özellikleri Taxodiaceae familyasının bir diğer üyesi Cryptomeria'
lara çok benzese de yapraklarının 3 sıra üzerinde sarmal dizilişleri onu farklı
kılar. Ayrıca sahil arkadaşı Sequoia sempervirens ile çoğu özelliği benzeşir.
Çinli bitki
bilimci Li , Sequoia'nın Sequoiadendron ve Metasequoia'nın hibriti olduğunu
söylemektedir. Ayrıca Sequoia, Sequoiadendron ve Metasequoia' nın yakın
benzerlikleri nedeniyle aynı cins olarak değerlendirilmeleri bilim camiasında
taraf da bulmaktadır. Taxodiaceae ve Cupressaceae ile yapılan çalışmalar son 20
yıldır hızlanmıştır. Yakın özellikleri olan bu iki aile üzerinde yapılan
morfolojik, kimyasal ve genetik çalışmalar Taxodiaceae familyası Cupressaceae
familyasını birleştirmekte ve bunların tek bir familya altında toplanmasını
önermektedir.
DÜŞÜNCELER
Trakya Karadeniz
sahili boyunca bir çok kömür ocağı gerek böyle fosil ağaçlar ya da omurgalı
hayvanlara ait özellikle memeli hayvan fosil kalıntıları içermektedir. Kömür
çıkarmak için yapılan kazılarda zaman zaman bu kalıntıların ortaya çıktığı
görülmektedir. Bu tip buluntuların eğitim ve bilimsel amaçlı
değerlendirilmeleri ülkemizin doğal zenginlikleri ve gençlerin eğitilmesi
bakımından önemlidir. Bu jeolojik kayıtlar milyonlarca yıl öncesinin iklimi, coğrafyası
ve yaşamı hakkında önemli bilgi kaynaklarıdır. Bunların değerlendirilmeleri
için ilgili üniversiteler haber vermek yeterli olacaktır.
TEŞEKKÜR
Akpınar
yakınlarındaki kömür ocağı sahiplerinin fosil ağacı koruyarak üniversiteye
kazandırılmasını sağlayan Kömür ocağı yetkililerine ve ağacı Maden fakültesine
getirten Prof. Dr. Mustafa Erdoğan a teşekkür ederiz.
KAYNAKLAR
Akkemik, Ü.
2002. Ülkemizde Ksiloloji, Palinoloji ve Dendrokronoloji Alanında Yapılan
Çalışmaların Doğa Tarihi Açısından Bir Değerlendirilmesi ve Bazı Yeni Bulgular.
I. Ulusal Doğa Tarihi Kongresi. Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma
Derneği Yayın No: 11. 24-45. Ankara. Akyol, E. ve Akgün, F., 1995. Trakya
karasal Tersiyer'inde yaş tayinleri, Trakya Havzası Jeolojisi Sempozyumu,
Bildiri Özleri, s.28.
Aras, A., Aksoy,
N., Batı, Z., Sakınç, M. ve Erdoğan, M., 2003. Sequoiadendron giganteum (Ağaçlı
Linyitleri):Ksiloloji, Palinoloji ve yaşı. Türkiye Kuvaterneri Çalıştayı 4.
Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü.
Batı, Z., 1996.
Palynostratigraphy and coal petrography of the Upper Oligocene lignites of the
Northern Thrace Basin, NW Turkey, PhD. Thesis, Middle East Technical
University, Ankara, 341p.
Hart, J.A. 1987. A cladistic analysis
of conifers: Preliminary results. J.Arn.Arb. 68 (3):269-307.
Hartesveldt,
Richard J.; Harvey, H. Thomas; Shelhammer, Howard S.; Stecker, Ronald E. 1975.
The giant sequoia of the Sierra Nevada. Washington DC: National Park Service.
Jacquiot, C.
1955. Atlas d'anatomie des Coniferes, Texte, pp. 104-111.
Kayacık, H.,
Aytuğ, B., Yaltırık, F., Şanlı, İ., Efe,A., Akkemik, Ü., İnan, M. 1995.
Tersiyer'in Sonunda İstanbul'un çok yakınında yaşamış Mamut Ağaçları.
İ.Ü.Or.Fak.Der. Seri A, 45(1): 15-22.
Nakoman, E.,
1968. Ağaçlı linyitleri mikroflorasının etüdü. TJK Bült. 9, 1-2, 51-58.
Özgüven, K.
1971. İstanbul (Avrupa Türkiyesi) Neojen florasına ait fosil bir Taxodiaceae
odunu. İ.Ü.Fen Fak.Mec. Seri B, Cilt 36, Sayı 1-2, İstanbul.
Sakınç, M.,
1995. Karaburun (İstanbul) Denizel Oligoseni'nin Stratigrafisi ve Paleontolojisi
M.T.A Dergi 116, 9-14 Watson, Frank D. and J. E. Eckenwalder. 1993.
Cupressaceae. Flora of North America Editorial Committee (eds.): Flora of North
America North of Mexico, Vol. 2. Oxford University Press.
(*) Mehmet
Sakınç, Aliye Aras, Necmi Aksoy, Doç. Dr. Zühtü Batı, Mustafa Erdoğan,
2003. “Dünya’nın En Görkemli Ağacı İstanbul’da Keşfedildi”,
Cumhuriyet Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı :858, Sayfa:6-7.
MAKALELERİ
Türkiye'nin Endemik ve Nadir Odunsu Taksonları
İğneada ve çevresi, nükleer ve termik santral tehdidi altında
In the Pursuit of a Forgotten Love for Tulip from Istanbul
İda'nın Gizemini Keşfetmek
Istanbul's Natural Oases: The Atatürk Arboretum and Belgrade Forest
Batı Karadeniz'in Saklı Bitki Cenneti
Dünyanın En Görkemli Ağacı İstanbul'da Keşfedildi
İstanbul Çevresinde Yemeklik Olarak Kullanılan Bazı Bitkiler
Kar Çiçeklerine Yolculuk
Akdeniz'in Çocuğu: Maki
Ağaçlar: Şimşir
Yeni Konifer Cinsi ve Türü Keşfedildi
MAKALELERİ
Türkiye'nin Endemik ve Nadir Odunsu Taksonları
İğneada ve çevresi, nükleer ve termik santral tehdidi altında
In the Pursuit of a Forgotten Love for Tulip from Istanbul
İda'nın Gizemini Keşfetmek
Istanbul's Natural Oases: The Atatürk Arboretum and Belgrade Forest
Batı Karadeniz'in Saklı Bitki Cenneti
Dünyanın En Görkemli Ağacı İstanbul'da Keşfedildi
İstanbul Çevresinde Yemeklik Olarak Kullanılan Bazı Bitkiler
Kar Çiçeklerine Yolculuk
Akdeniz'in Çocuğu: Maki
Ağaçlar: Şimşir
Yeni Konifer Cinsi ve Türü Keşfedildi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder